21 Mart 2024 Perşembe

Dünyaya küsmüş bilge

 Uzun zamandır yokum buralarda..

Yokluğumda annemi kaybettik. 5 ay olmuş.

Bu ayın 27sinde yaşgünü. Yaşasaydı 73 yaşına girecekti.

Böyle yazınca çok gibi değil mi?.. ama değil. Dinçti, ruhu gençti, hayat doluydu.

Yaşın getirdiği bazı sıkıntılar vardı evet, hatta ameliyat olması da kesinleşmişti. Ama ameliyatın risklerinde bile bu olasılık yoktu.. öyle aniden gitti ki..

Şimdi kara kara 27sini nasıl atlatacağımı düşünüyorum. O gün işten izin alıp, belki bir deniz kenarında, kâh ağlayarak, kâh gülerek anarım belki.. bilmem ki daha kolay geçer mi?

Zaten bir süredir başlayan anlam arayışım, annemin ölümüyle daha da önem kazandı benim için. Çeşitli kişisel gelişim atölyeleri, spritüel eğitimler, öteki alemle nasıl bağ kuracağıma dair bir o eğitmen, bir bu söyleşi falan derken yolum JAAS ile kesişti. Hilal Uzun'un 9 haftalık "Yaratım Atölyesi"ne katılmıştım. O atölyenin bir gününde JAAS çalışması yaptı Hilal ve böylece ben de JAAS uygulayıcısı olmaya karar verdim.

Size JAAS nedir anlatmaya gelmedim :) ilgisini çeken için internet derya deniz zaten..

Eğitimden sonra doğal olarak pratikler yapmam gerekti ve doğal olarak çevremdekileri darladım bu sürede (hâlâ da öyle). Babamdan da destek istedim. Kabul edeceğini düşünmüyordum ne yalan söyleyeyim. "Hadi ordan, git daha düzgün şeylerle uğraş, yasımla mı uğraşayım, seninle mi?" demesini beklerken; "Senin daha iyi olman için elimden ne gelirse yaparım" dedi. 

Çalışmaya başladık.

Arınmalara geldik.

Arınmalarda "Ruhani bir varlıktan gelen mesajı okuması" istendi.

"Ne yazıyor?" diye sordum, "istemiyorsan eğer, seslendirmek zorunda değilsin ama içinden de olsa oku mutlaka" dedim.

Söylemek istedi. Yazıyormuş ki; "Yeterince yaşadın. Yaşadığın tüm bu süre boyunca öğrendiklerinle artık geleceği inşaa edebilme gücüne eriştin. Şimdi bunu yapma zamanı, artık gücünü gösterme zamanı."

O an neler hissettiğimi, ne kadar yazarsam yazayım, dile getiremem. Tüylerim diken diken oldu, coşku dolu bir mutlulukla, büyük bir acı bir araya geldi sanki. Ağlamamak için çok çaba sarfettim. Çalışmanın kalanını nasıl bitirdim bilmiyorum..

Özellikle son 5-10 yıldır babamın aslında bir bilge olduğunu düşünüyordum. Kendini dünyaya kapatmış bir bilge. Bu yaşadığımızla birlikte emin oldum bundan.

Aman sende, kafayı bozmuşsun spiritüel bilmem nelerle diyeceksiniz bir kısmınız biliyorum :) ama benim babam dünyaya küsmüş bir bilge. Artık bunu biliyorum, artık bundan çok ama çok eminim. Neden dünyaya kapattığına dair de yazardım ama o başka bir yazının konusu olacak kadar uzun hikaye.

ve son söz..

Anne seni çok özlüyorum, sensiz hayat çok zormuş, çok...

4 Aralık 2019 Çarşamba

26 Aralık 2018 Çarşamba

Aşk yok!

Tibet'le sohbet ediyoruz. Sohbet esnasında sınıfında ismi "Güneş" olan bir kızdan bahsetti:
- Ay ne güzel isim yaa, sıcacık! Güzel mi ki? - Nıck. Esmer. - Ne olmuş yani? Sevmiyor musun sen esmer? - Nıck. Süt gibi sevyom ben. - Ne gibi, ne gibi? - Süt gibi. Beyaz 😏 - ahahahhahahahahahahhahahaahahha - ya anne yaaaaa 🙈

Sohbetin devamı sınıfın aşk hayatına geldi:

- Anne herkesin sevgilisi var. Çocuklar bana "sana da bulalım bir tane" diyorlar.
- Öyle şey mi olurmuş? Aşk aranmaz, karşına çıkar. Bir daha derlerse öyle söyle.
- AMA ANNE ONLAR ARAYIP, BULDULAR!
- E ne yapalım? Sen de mi arayacaksın yani?
- Yok zaten. Ben biraz bakındım okula, hiç güzel kız yok!
- Nasıl? 😳
- Valla hiç yok anne. Güzel kızların hepsi lisede!
- Nasıl? 😳
- Liseden önce aşk olmaz zaten, belli ki bekleyeceğiz daha!
- 😳

İç Ses: Ne ara geldik kızım biz bu muhabbetlere?!
Ben: Ya sus sus, güleyim mi ağlayayım mı karar veremiyorum, bi susss!

5 Nisan 2018 Perşembe

Savaş ve Barış

Geçen gün Tibet'le ismiyle ilgili sohbet ediyoruz. Dedi ki;
- Niye bana Çin ülkesinin ismini koydunuz? - Tibet Çin ülkesi değil, onun sömürgesini kabul etmeyip, bağımsızlığı için savaş veren bir ülke. - O zaman benim içimde savaş var yani öyle mi? - Olaya öyle bakacaksak eğer; Tibet kendi içinde barış sağlamış bir ülke ama kendisini sömürmeye çalışan bir ülkeye karşı özgürlüğü için savaş veriyor.
- Hımmm. O zaman benim içimde barış var ama ayak parmaklarımla savaş veriyorum. Anladım! - ...!!!????

29 Ağustos 2014 Cuma

Tibet deyimleri "Dağlar kadar sıcak"


Yapılan incelemeler sonucunda bu deyimin dilimizde tam karşılığı olmadığına kanaat getirilmiştir. Konuyla ilgili facebookta forum dahi açılmıştır (Bununla ilgili yazışmalar aşağıda ilginize sunulacaktır).



Bu deyim her gece yatmadan önce Tibet'e süt hazırlanma aşamasında kullanılır.

Tibet her gece bıkmadan sütünün sıcaklığını "Dağlar kadar sıcak" deyimiyle tarif eder. Annesi bunun "çok sıcak" anlamına geldiğine kanaat getirmiş olsa da; çok sıcak içime sunulan süt bu sefer "bu fazla sıcak olmuş!" nidalarıyla geri püskürtülmüştür. Bu durumda annenin tahminleri suya düşmüş, konuyu çözebilmek için facebookta forum başlatmıştır.

Forum sonucunda deyimle ilgili ortaya çıkan tahminleri aşağıda ilginize sunuyoruz.
Sizin de tahminlerinizi/bilgilerinizi bizimle paylaşmanızı bekliyoruz...

:)))))

  • Hülya: Anlamı bilemedim ama dağlar kadar tatlı desem :)
  • Pınar: Dağlar kadar büyük, çok???
  • Bilgen: Bence kendisi ağaçların sık sık olmasından yola çıkarak ve yeşilliği sadece Karasu'da yazları gördüğü için böle bir çıkarım yapmıştır. Yeğenimin beyin yapısı ve hayatı algılaması teyzesi gibi biras normalin dışındadır, ama hayatı sever ve hayatla uyum içindedir... Saygılar...
  • Tunç: "Dağlar gibi çamaşır birikti" cümlesinden hareketle "çok" anlamında kullanılmaktadır. Şair burada, dağların yüksek olmasından dolayı hiçbir şeyin ona gölge düşüremediği ve hep güneş altında kaldığından sıcak olduklarını varsayıyor.
  • Ayhan: Çok sigara içtiğin için dağa çıkarken biryerinden solumaya başlarsın bi ateş basar sıcak olur ya onu diyor adam :)))
  • Sait: Yanardağdan bahsediyor. Anlamamışsın annesii...